Belki de Sorun Özgüven Eksikliğidir!
Özgüveninizi arttırın
– Özgüven nedir?
Kişinin kendi değerine yönelik global değerlendirmesi; benlik kavramının bir yönüdür.
– Kişinin yaşamındaki rolünü anlatır mısınız?
Özgüven hayatın tümüne etki eden bir kavramdır. Bir ortamda rahatça kendini anlatabilme, fikir belirtme gibi süreçleri doğrudan etkiler. Dolayısıyla, kendini ortaya koymak ya da kendini gizlemek arasında uzayan bir çizgi olarak hayatı olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedir.
– Nasıl belirti veriyor?
Fikir belirtmeme, fikrini söyleyememe
Karar almada zorlanma
Sınır koyamama, hayır diyememe
Olumlu olayları görmezden gelirken, olumsuz olaylardan kolayca etkilenme
Sosyal ortamlara girmeme, içe kapanma
Utanç, suçluluk, pişmanlık, sevilmediğini hissetme
Kendini başarısız ve değersiz olarak değerlendirme
Fiziksel görünüşünü beğenmeme, insanlar tarafından kolayca reddedileceğine inanma
Eleştirilere karşı aşırı hassas olma
Risk alamama
– Özgüven eksikliği nasıl sorunlara ve sonuçlara yol açıyor?
Kendi ile ilgili olumsuz düşünceler, kendini suçlama gibi özgüven eksikliği belirtileri depresyona yatkınlığı artırabiliyor.
Özgüven eksikliği toplumdan kendini soyutlama, rezil olacağım korkusu ile fikrini belirtememe gibi semptomlarla eşleşerek zamanla sosyal fobiye neden olabiliyor.
Ayrıca özgüven eksiklikleri yeme bozuklukları hatta duygusal beslenme ile çok yakından ilişkili olabilmektedir. Duygusal beslenme, kişinin açlıktan ziyade olaylara yemek yiyerek tepki vermesidir. Kişinin üzgün olduğu için, stresli olduğu için yani olumlu duyguyu ortaya çıkarmak için yemek yemesidir. Kişi, hissettiği olumsuz duyguları azaltmak adına yemek yiyebilir. Fazla kilosundan dolayı özgüveni daha da azalarak ve toplumdan kendini soyutlayarak daha çok yemek yediği bir döngü içine girebilir.
Bu durumun temelinde çocukluk travmaları ya da o günlerde yaşananların rolü var mı?
Çocukluk travmaları özgüven düşüklüğü nedeni olarak en başta sayılmaktadır. Çocukluk döneminde; aileleri tarafından dışlanan, duygusal açıdan ihmal edilen, cinsel istismara maruz kalan çocuklar çok sık olarak özgüven problemi yaşamaktadırlar.
Aileleri tarafından dışlanan ve ihmal edilen çocuklar genelde sevilmediklerini hissederek kendilerini başarısız ve değersiz olarak değerlendirirler. İnsanlar tarafından kolayca reddedileceğine inandıklarından dolayı kendi içlerine kapanırlar.
İstismar da; çocuğun duygusal ve cinsel gelişimini, kişiler arası ilişkilerini, özgüvenini sarsmaktadır. Fiziksel görünüşünü beğenmeme, utanç ve suçluluk hissetme istismara uğramış çocuklarda en çok görülen belirtilerdendir. Dolayısıyla bu belirtiler, sosyal ortamlara girmeme ve içe kapanma gibi özgüven eksikliğinin bir diğer belirtilerine neden olacaktır.
– Ebeveynlerin kişinin özgüveninin gelişiminde ne tür bir etkisi var?
Özgüven üzerinde ebeveynlerin çok önemli rolü vardır. Ebeveynler tarafından çocuk üzerine kurulan baskı, özgüveni olumsuz etkilemektedir. Anne ve babanın çeşitli aktivitelere karşı tutumu çocuğun performansa verdiği değer konusunda belirleyici olacaktır. Ailenin tutumu, çocuğun hedef oluşturmasında önem arz edecektir. Çocuğun ebeveyn desteğini; iyi notlar alması, futbol takımına girmesi, arkadaşları tarafından çok sevilmesi, popüler bir çocuk olması gibi bir alandaki başarısına bağlı olduğunu algılar. Standartları karşılayamayan çocuğun, ideal sonuç ile ulaşılan sonuç arasındaki farkın büyüdüğünü fark etmesi ile özgüveni ters orantılı olarak değişebilir.
Çocuğun bir beceriye ya da bir niteliğe verdiği değer, ebeveynlerinin ve akranlarının değerlendirmelerinden direk olarak etkilenir. Örneğin, dış görünüş önemli bir standarttır. Çok uzun boylu ya da çok şişman bir çocuk normların dışında kaldığı için kendini değersiz ve yetersiz hissedecek, dolayısıyla özgüveninde azalma meydana gelecektir. Ayrıca, Çocuğun, çeşitli alanlarda yaşadığı ilk başarı ve başarısızlık deneyimleri özgüven üzerinde kuşkusuz önemli rol almaktadır.
– Cesaret ile aynı şekilde değerlendirmek mümkün mü? Ayrıldığı yönler neler?
Özgüven ile cesaret birbirine çok yakın kavramlar gibi görünseler de birbirinden farklıdırlar. Öz güven insanın kendine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu, insanın kendinden memnun olması ve bunun sonucu olarak kendisi ve çevresi ile barışık olması iken; cesaret başına gelecek herhangi bir şeyden çekinmemektir.
Öz güven geçmişten gelen bir altyapı gerektirir, cesaret ise gerektirmez. Herkes cesaretli olabilir, ancak herkes öz güveni olmayabilir. Cesaret başkalarının veya bir üst değerin dayatması ile olurken, özgüven kişinin bizzat kendine dayatmasıdır. İkisinin de fazlası zarardır
– Düşük özgüveni arttırmak yerine –mış gibi yani öyle gibi davranmak doğru mu? Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek insan psikolojisini nasıl etkiler?
Özgüven eksikliği yaşayan insanların özgüvenliymiş gibi davranması kendilerini daha çok yormalarına ve yıpratmalarına neden olacaktır. Örneğin; özgüveni düşük bir insan toplumda rezil olmamak için konuşmamakta ve muhtemelen sohbete katılan insanları özgüvenli olarak tanımlamaktadır. Özgüvenli görünmek için sohbete katılması gerektiğini düşünebilir. Söyleyeceği cümle için uzun zaman düşünmesi gerekebilir. Sohbete katılma isteği ve rezil olma korkusu birleşerek kızarma, el ve ses titremesi gibi fiziksel belirtilere yol açabilir. Hatta belki söylediği bir cümle için bile; doğru yerde, doğru şeyi konuşup konuşmadığı hakkında uzun süre düşünebilir. Yaşanan bu süreç hem fiziksel hem de ruhsal olarak yorucudur.
Bir sorunu çözmek için öncelikle sorunun varlığını kabul etmek gerekir. Özgüvenliymiş gibi görünmek yerine özgüvenin düşük olduğunu fark edip çözüm için ne yapabilirim diye düşünmek yaşanacak ruhsal yıpranmaları engelleyecektir. Çünkü olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek bir girdabın içinde sürüklenmekten farksızdır. Bu durum ruhsal durumu olumsuz etkileyerek yaşanan özgüven problemlerini daha da artıracaktır.
– Özgüveni arttıracak genel öneriler var mı? Anlatır mısınız?
Hedeflerinizi yüksek belirlemek başarısızlığa neden olacaktır. Bu nedenle gerçekçi hedefler belirlenmelidir.
Özgüven düşüklüğünün en yaygın belirtilerinden biri başarının görülmemesi, başarısızlığın abartılmasıdır. Başarılı durumlar önemsenmeli ve kişi kendini takdir etmelidir. Kişi kendini takdir ederken bir söz ve bir hareket belirleyebilir. Yapılan her olumlu eylem için kişinin kendisini takdir etmesi dopamin salınımını artacaktır. Dopamin salınımı “haz” duygusu ortaya çıkaracaktır.
Otomatik düşüncelerin farkına varmak kolay değildir. Kişi olumsuz düşüncelerini fark edemezken duygularını fark eder ve duyguları ile hareket eder. Olumsuz duygulara sahip olduğunuzda “neden böyle hissediyorum?” , “Beni ne üzdü?” soruları sorularak olumsuz düşüneceklere ulaşılmalıdır.
Özgüveni düşük kişiler olumlu yanlarını bulmakta zorlanırlar. Bu nedenle, olumlu yanlarınızı not alın. Bulmakta zorlanıyorsanız ailenize, arkadaşlarınıza olumlu yanlarınızı sormaktan çekinmeyin.
Hobiler edinin. Sevdiğiniz, yaparken mutlu olduğunuz ne kadar önemli olmasa da başarılı olduğunuz aktiviteleri keşfedin.
Fikirlerinizi savunun. Haklarınıza sahip çıkmayı öğrenin ve sizin için doğru olmayan, size iyi gelemeyecek isteklere “hayır” demeyi bilin. Fikirlerinizi açık ifade edebilme konusunda yaşayacağınız birkaç tecrübe özgüveninizin gelişmesine yardımcı olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog Uzman Diyetisyen Merve Öz